22 Aralık 2013 Pazar

Tiyatro Günlükleri

Geçenlerde çok prodüksiyonlu bir oyun izledim a dostlar. Şaştım kaldım hem de canlı orkestra bilem vardı. Ne değişikmiş meğersem böyle olaylar. Müzikli, danslı, arka plan videolu, işte ne bileyim çok dekorlu, dönem kostümlü ama hareket senkronsuz bir oyundu. Müthiş analiz yapıp sağa sola giydirmeyi çok isterdim ama malumunuz her zaman o kadar kaygı güdemiyorum.

Velhasılı 3 saat boyunca o kadar çok vatan millet bayrak duydum ki sonunda oyunun anafikrini doğru anlayabildim mi anlayamadım mı hala emin olamıyorum. Zannımca saflık yapmayın, dürüst olunca herkes iyi düdükler çalın çırpın her ayrı iktidara ayrı domalın falan gibiydi vermek istedikleri mesajlar. 

Yea bi de ben mesaj verileceğini hissettiğimde bi seğirmeye bi bişi olmaya başladım herhalde. Bildiğin çok ve ani ışıktan korunmak için sade gözlerini değil bütün yüzünü kaparsın ya onun gibi bir hissin içinde buluveriyorum kendimi.

Salonda da ne kemalist vardı arkadaş. Perdede fotoğraflarından oluşan sunum çıkınca bi coştular. Sonra konunun '38 civarı döneme girdiğinin göstergesi olduğu anlaşıldı da sakinleyip hüzünlendiler. Ben de o resmi bayramları karıştırıp 10 kasımlarda coşup 29 ekimlerde yas tutçam diye çok korkardım hep. Vesileyle yalnız olmadığımı anladım. Oh.

Ama en büyük notum isteksiz dans kareografisini sahneleyengillerden biriyle yanlışlıkla göz teması kurduğumuzda ben de artık koltuğumda erimiş, kafamı omuzlarımın arasına gömmüştüm. Sonra mahçupça birbirimize gülümseyip biraz daha istekli performans sergiliyor/performans izliyorMUŞ GİBİ YAPTIK.

Daha söyleyeceklerim vardı da sanki söyleyeceklerim bitiyormuş hallaaamm. Neyse sonuç odaklı düşünecek olursak bugünlük postumun sonuna geldim. 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Gidişine

Cananlar, yoldanın yeni şarkıları çıkmış la. İşi gücü filmi kesip dinleyeyim dedim. Hadi o kadar da duvara bakmayayım dinlerken dedim. Sonra dedim, dedim çok dedim, gelişine gidişine bi yazayım dedim. Sonraları da durur okurum belki dedim. Kendime ve bazen sizlere açık düştüğüm notlar çok kolda. Onları kronolojik yapmaya uğraşmayacaktım çok bariz. Ama belki yok pardon keşke bir araya toplamaya en azından uğraşsaydım. O zaman canım sıkıldıkça kendimi daha çok severdim muhakkak. 

Bir kısmınızın bilmediklerini açığa çıkarma vakti kesin bu aralar. Yani mesela ben bir büyükşehirde deliliğimi kulaklıkla saklamayı öğrendim. Yani sanki elim kolum kafam omzum düşüncelerimin mimikleri değil de şarkının ritmiymiş gibi olsun diye taktım takıştırdım. Çok da hayrını gördüm. Bazenleri de anlamsız bakışlara maruz kalınca unuttuğumu fark ettim. 

Tam da bu yüzden hayatta gerçeğe yakınsayan tek şey sanat bence. Limitler vardı alttan üstten yakınsayan. Höh ne gereksiz çağrışımlarla çalışan beyin. 

Sonra eğer kardeş blog diye bir şey olsaymış ben isterdim ki ssukb olsun o kardeş. Çünkü isimlerinin başharflerinden bişiler yazan insanlar var orda. Hem boyun da büktürdü. Yani nasıl desem yine demesem.

Önce bugün böyle iyiyim dedi. Böyle iyi olanlara kimse elleşmesin mi artık bu hayatta. Fısıldar gibi diyenlere hatta bi gözünüzü seveyim kendi işinize baksanıza.

Daha da önceleri üşüdüm dedi
ben de dedim

Şimdileri de kendime dedim
üşüdüm lan dedim
kapa şu camı. 

Sonra durdum şarkılar çaldı.
İçimden Turgutlar göz kırptı.

Ritmimi bulmaktan da korkmadım geçenlerde. Hem aynı ritimde olan bir insan kişisinin elini bile tuttum. Bana tadında halbuki. Eksiksiz işte fazlasız yani. Sonra yine böyle iyiydim. Kulaklıkları takıp devam ettim.

İnanın artık. Bu sizlere son çağrım. İnsanlar gerizekalı. Deliler pek kıymetli. Kim bilir ne zamanları biri bile demiş 

"Sevdiğin yüzünden deli oldun" dediler
"Yaşamın tadını yalnız deliler bilir" dedim.
Yaf'i

15 Aralık 2013 Pazar

Soğuğu Yerme 2

Sümük silmekten yara olan burunların olduğu bir mevsimi kimse bana savunmasın arkadaş.

12 Aralık 2013 Perşembe

Yazdımdı

Ademoglunun nane molla halleri.az uz dur dedım dereler tepeler ayagına gelsın dedım.ufak cabalarım var benım.bır dakıka ıcınde otobus gelırse 10k mutlu olurum ben.ha kodugum gec geleydı nolacagdı.bu aralar kendıme soveyım hallerı.hallerım hallendı hayrolsunlar

1 Aralık 2013 Pazar

Çünkû seşını

Her bir işigin bir uyku ve uyanmak arası oldugunu duşundüm gecen mavilı morlu yeşillisınden geçerken.sonra duşundum ve kendıme dedım ki eger kı sen o kafandakı kevgirı komassan masaya cümle de kurma hocu.kur ama hobi olarak.kendınle iletiş kendinle döğüş.bazimızda kevgır degil.ónce o hunıyı ındır aşşagi.bır de her kelimeye tıklayınca ben nasıl gecırdıysem cok akıllı kafamdan oyle ses versin.çünkü paşa gönlûm