24 Eylül 2013 Salı

Çok Sıkılmaktan

ölen vardı. Noldu ona? Ölmemiş uyumuş mu? Ha tamam o zaman. Çare o muymuş. Çare Morgül diye sokak afişi gördüm çok eğlendim. Hakkat bi Sarıgül muhabbeti kaç zibilyon sene sürebilirdi diye düşündüm o an. Düşünmek, evet, her birimizin her an yapamadığı. 

Bir yerel yönetim diğer bir yerel yönetimi çağrıştırsın ve konu - yok Melihçiğim değil, ona sarasım hiç gelmedi bütün süreçlerde- Kadirciğime gelsin. Tahmin edeceğiniz gibi birçokları gibi Kadirciğim de blogumuzu yakinen takip edengillerden. Öyle ki metroda dönen vidyo hakkındaki postumdan sonraki metro seferimde bir de baktım ki sonunda değişmiş! Evet, yanlış okumadınız, değişmiş. Bir hevesle baştan sona izledim. Tabii ki gül cemalimi koymamışlar takipçilikleri afişe olmasın diye. Toplu taşımanın faideleri üzerine bir vidyo koymuşlar. İnanır mısınız bu vidyoya bütçe ayırırken ellerini hiç korkak alıştırmamışlar. Güney Kore olduğunu kardeş ülke ilan edilişinden tahmin ettiğim bir çekik göz diyarından hiç çekinmeden parası neyse verilmiş ve vidyo kopiraytları alınmış. Ekrana gözü takılan olursa (ben gibi) biz yaptık sanılsın diye de araya "Hacı bunun tonu tuttu mu?" "Tuttu, tuttu (tutmamıştı). Koy gitsin" şeklindeki derinlemesine tartışmalardan sonra İstiklal tramvayı özenle koyulmuş. En nihayetinde toplu taşımanın faydaları konusunda hali hazırda toplu taşıma kullanan insanlar müthiş bir şekilde ikna edilmiş. Olan biten bunlardı. Unlu dayıyı hiç gözüm aramadı konu oraya geldiyse.

Öyle değil. İki gün sonra gene gördüm öpülesi halk ekmek reklamlarını. Gol değildi, bu sefer de değildi. Hoh dedim ya bıraktım savaşmayı. Çok süpersonik bi işletme olduğuna can-ı gönülden inanıyorum artık. Hatta bir sonraki reklam filminde mikser olarak rol almak için başvurumu yaptım

1 yorum:

  1. başvuru diyince geldim http://karikaturistan.files.wordpress.com/2012/01/yigit_ozgur_mulakat.jpg

    YanıtlaSil